İLK YERLEŞMELER VE YERLEŞMELERİN FARKLILAŞMASI
İnsanların meskenleri ile birlikte yaşadığı ve yararlandığı alanların bütününe yerleşme denir.
Şehirlerde tarım dışı faaliyetlerin ortaya çıkması ile birlikte yeni meslek dalları ortaya çıkmıştır.
İhtiyaçtan fazla üretim yapılması sonucunda ise Ticaret başlamıştır.
Tüccarların ihtiyaç fazlası mallarını satmak için dolaşmaya başlamasıyla birlikte Ticaret Şehirleri doğmuştur.
Ticaretin gelişmesini takiben deniz kıyılarında limanlar kurulmuştur. Böylece insanların limanların çevresine yerleşmesiyle birlikte Liman şehirleri oluşmuştur.
Zamanla şehirler gelişip devletlere ve imparatorluklara dönüşünce, yönetim merkezi olan İdari Şehirler ( Başkentler) meydana gelmiştir.
Kutsal sayılan yerlerin ziyaret edilmeye başlanması ile birlikte Dini Şehirler doğmuştur.
İnsanların ihtiyaçları çeşitlenip daha çok maden kullanmaya başlamaları ile birlikte maden şehirleri oluşmuştur.
Zaman içinde madenleri işlemek için kurulan sanayi tesislerinin çevresinin kalabalıklaşmasıyla birlikte Sanayi Şehirleri karşımıza çıkmıştır.
Yıl boyu çalışan insanların dinlenmek, eğlenmek öğrenmek gibi ihtiyaçlarını karşılamak üzere Turizm Şehirleri oluşmuştur. ( Rekreasyon )
Son dönemlerde yalnızca bilimsel ve teknolojik çalışmalar için özel olarak kurulan şehirler vardır. Bu tür şehirlere teknoloji kenti veya teknokent denilmektedir.
YERLEŞMEYİ SINIRLANDIRAN FAKTÖRLER
Dünyada insan nüfusunun yaşadığı yerlere bakıldığında, 60° enlemleri ile kutup noktaları arasında neredeyse insan yaşamadığı görülür. Buna karşılık Kuzey Yarım Kürenin orta kuşağında ise toplam insan nüfusunun %60’ının yaşadığı görülür.
1. Denizler ve Okyanuslar:
Yerleşmeyi sınırlandıran faktörlerin başında Denizler ve okyanuslar gelir. Dünya yüzeyinin %71’ini denizler ve okyanuslar kaplar. İnsanlar bu büyük alana yerleşemez.
2. Kutuplar:
Kutuplar ve çevresinde sıcaklık yıl boyu 0°C’nin altında olduğu için bitki yetişmez.
Tarım yapılamadığından bu bölgelere yerleşmeye elverişli değildir.
Alaska, Kanada’nın kuzeyi, Grönland, İskandinav Yarımadası’nın kuzeyi ve Sibirya yeryüzünün en seyrek nüfuslu bölgeleri arasındadır.
Balıkçılık ve hayvancılık yapılır.
3. Yer Şekilleri:
Arazilerin yüksek ve engebeli olduğu alanlarda tarım ve ulaşım şartları zorlaşır. Bu yüzden insanlar genellikle düzlük ve deniz kıyısı yerlere yerleşmeyi tercih ederler.
Himalaya dağları nüfusun en seyrek olduğu yerlerdendir.
4. Yükselti:
Yükselti değerlerine bağlı olarak yerleşmelerin sona erdiği yerlere yerleşmenin yükselti sınırı veya yerleşme üst sınırı denir.
Yerleşme üst sınırı ekvatordan kutuplara doğru gidildikçe deniz seviyesine yaklaşır.
5. Çöller:
Sıcaklık, kuraklık ve toprakların verimsizliği gibi nedenlerle çöller yerleşmeye elverişli alanlar değildir.
Büyük Sahra, Kalahari, Namib gibi sıcak çöller ile Asya kıtasının iç kesimlerinde yer alan Gobi, Taklamakan, Karakum gibi çöllerde su azlığı nedeniyle yerleşmelere çok az rastlanır.
6. Bataklıklar ve Gür Ormanlar:
Sıcaklığın yüksek yağışın çok olduğu Ekvatoral bölge gibi yerlerde gür ormanlar ve bataklıklar oluşur.
Gür orman ve bataklık sahaları ulaşıma ve tarıma elverişli değildir.
Ekvatoral bölgedeki Amazon ve Kongo Havzaları örnek verilebilir.
YERLEŞME DOKULARI
Yerleşim sahaları üzerinde bulunan meskenlerin dağılış düzeni yerleşme dokularını oluşturur.
Yerleşmeler kurulduğu alanların coğrafi özelliklerine göre farklı dokulara sahip olabilir
Yer şekillerine ve su kaynaklarına bağlı olarak toplu veya dağınık
Yerleşme planına göre ise çizgisel, dairesel veya kıyı boyu yerleşmeleri olarak incelenir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder