10. Sınıflar Türk Dili ve Edebiyatı 3. Ünite "Dini Tasavvufi Şiir, Anonim Halk Şiiri" Özeti
DİNİ TASAVVUFİ ŞİİR
* Tarikat merkezleri olan tekkeler çevresinde gelişmiş şiir türüdür.
* Dini-tasavvufi şiirler genelde tarikat öğretilerini yaymak için yazıldıklarından estetik kaygı ikinci plandadır.
* Şairler genellikle bir tarikat mensubu oldukları için eserlerinde tarikatlarının görüşlerini dile getirmişlerdir.
* TDK'ye göre tasavvuf ; " Tanrı'nın niteliğini ve evrenin oluşumunu varlık birliği(Vahdet-i Vücud) anlayışıyla açıklayan dinî ve felsefi akım" anlamına gelir.
* Tasavvuf ile uğraşan kişilere tasavvufçu anlamına gelen "mutasavvıf ve sufi " ifadeleri kullanılır.
* İlk Türk mutasavvıfı Hoca Ahmed Yesevi'dir.
* Hoca Ahmed Yesevî ile başlayan tasavvufi şiir yazma geleneği, Hacı Bektaş Veli, Mevlânâ, Ahmed Fakih, Yunus Emre, Şeyh Gâlip gibi pek çok isimle devam etmiştir.
* Dini-tasavvufi şiirler öğretici şiirler olduklarından genellikle sade bir dil ile yazılmıştır. Fakat İslami şiir olduklarından Arapça ve Farsça sözcük ve tamlamalar da yer almıştır.
* Dini-tasavvufi şiirlerde birçok mazmun(sembol) kullanılmıştır. Yani sözcükler genellikle gerçek anlamlarının dışında kullanılmıştır. Şiirlerde sevgili ve sevgiliye ait güzellik unsurları, şarap, meyhane gibi kavramlar tasavvufta özel ve mecaz bir anlam kazanarak ifade edilmiştir.
* Tasavvufi şiirler içerisinde devir esasını (Allah’tan gelip Allah’a dönmek) konu edinenler devriye, tarikata yeni giren birisine tarikat adabını öğretmek amacıyla kaleme alınanlar nutuk, inançlardan alaycı bir dille söz eder gibi yazılanlar da şathiye olarak adlandırılmaktadır.
İLAHİ
* İlahiler; tekke şairleri tarafından Allah’ı övme ve Allah’a yakarış, peygamberi övme, dört halife, cennet, cehennem, dünyanın faniliği, ahiret yaşamı vb dini konularda amacıyla oluşturulan, kendine özgü bir ezgiyle söylenen şiirlerdir.
* İlahiler divan edebiyatındaki tevhit ve münacatlara benzer. İlahilerde hem hece hem de aruz ölçüsü kullanılmıştır.
* İlahiler tarikatlarda farklı isimlerle bilinir. İlahi türü; Mevlevîlerde âyin, Bektaşilerde nefes, Yesevîlerde hikmet adını alır.
* Nazım birimi dörtlüktür. Dörtlük sayısı 3-7 arasındadır.
* Dili sadedir. Genellikle hece ölçüsünün 11'li kalıbı kullanılmıştır.
* Genellikle son dörtlükte şair mahlasını (takma adını) kullanır.
* İlahi denilince akla gelen ilk isim Yunus Emre'dir.
* Eşrefoğlu Rumi, Niyazi-i Mısri, Aziz Mahmut Hüdai Yunus Emre'nin yolundan giden şairlerdir.
* Yunus Emre kimdir? 13. yüzyılda yaşamış tekke şairidir. Şeyhi Tapduk Emre dergahında yetişmiştir. Eskişehir civarlarında yaşadığı ve vefat ettiği tahmin edilmektedir. Şiirlerinden anlaşıldığı üzere ; iyi bir eğitim görmüş, ticari yaşamın içerisinde olan, dili ustalıkla kullanan bir tekke şairidir. Divan ve Risaletü'n-Nushiyye adlı eserleri mevcuttur.
Örnek:
Sufilere sohbet gerek Eğer ekilir de bostan olursam
Ahilere ahret gerek Şu halkın diline destan olursam
Mecnunlara Leyla gerek Kara toprak senden üstün olursam
Bana seni gerek seni Bu yıl bu yayladan Şâh’a gidelim
(İlahi-Yunus Emre) (Nefes-Pir Sultan Abdal)
ANONİM HALK EDEBİYATI
* Sahibi ve söyleyeni belli olmayan, halkın ortak malı olan edebî ürünlerin oluşturduğu edebiyata Anonim Halk Edebiyatı denir.
* Bu ürünler başta yani oluştuğu dönemde tek bir kişiye ait iken zamanla topluma mal olup anonim bir özellik kazanmıştır.
* Anonim halk edebiyatı ürünleri sözlü ürünlerdir. Sonradan yazıya geçirilmişlerdir.
* Anonim halk edebiyatı ürünlerinin dili sadedir. Dörtlükler şeklinde yazılır.Bu edebiyatta hece ölçüsü kullanılır.
* Anonim halk edebiyatında; mâni, türkü, ninni gibi manzum ; masal, efsane, destan gibi mensur , halk hikâyeleri gibi nazım-nesir karışık ürünler karşımıza çıkmaktadır.
* Bu ürünler, halk arasında yayılmış; yabancı etkilerden uzak kalmıştır. Sözlü geleneğin bir ürünü olan bu ürünlerde yalın bir dil kullanılmıştır. Manzum ürünlerde hece ölçüsü ve dörtlük nazım birimi esastır.
MÂNİLER
* Anonim halk edebiyatımızın en sık kullanılan ayrıca en kısa nazım türüdür.
* Genellikle hecenin 7'li kalıbıyla söylemiştir. Nazım birimi dörtlüktür.Uyak şeması "aaxa" biçimindedir.
* Mânilerde ilk iki dizeye "doldurma dizeler" dedir. Kafiyeli söyleyiş için oluşturulan bu dizeler, konudan bağımsız gibi düşünülür. Mânilerde üçüncü dize serbesttir. Bu da mâni söyleyene kolaylık sağlar. Asıl anlatılmak istenen temel duygu ve düşünce genellikle son iki dizede ortaya çıkar.
* Mânilerin konusu genellikle aşk olmakla birlikte doğa, ayrılık, özlem, gurbet gibi değişik konularda da mâni söylendiği görülür. Mâni söylemek halk arasında âdeta bir gelenek hâlini almıştır.
* Mâniler dize sayıları, ilk dizedeki hece sayısının eksikliği ve cinaslı uyaklanmasına göre çeşitli isimler alır. Bu durumda tek dörtlükten oluşan, aaxa şeklinde kafiyelenen ve 7’li hece ölçüsüyle söylenenler düz mani; birinci dizesindeki hece sayısı 7’den az olanlar ve cinaslı kafiyeyle kurulanlar kesik mâni ya da cinaslı mâni; dize sayısı dörtten fazla olan mâniler de yedekli mâni ya da artık mâni adlarını alır.
***Mani Türleri:
Gidene bak gidene Güle naz Ağlarım çağlar gibi
Güller sarmış dikene Bülbül eyler güle naz Derdim var dağlar gibi
Mevla sabırlar versin Girdim bir dost bağına Ciğerden yaralıyım
Gizi sevda çekene Ağlayan çok gülen az. Gülerim sağlar gibi
(Düz Mani-Tam Mani) (Kesik-Cinaslı Mani) Her gelen bir gül ister
Sahipsiz bağlar gibi
(Yedekli Mani)
TÜRKÜLER
* Hece ölçüsüyle yazılmış ve halk ezgileriyle bestelenmiş manzumelere türkü denir.
* Türküler sade dille söylenmiştir. Çünkü türküler, halkın ortak malıdır. Dil bakımından da konu bakımından da halktan ayrı değildir.
* Türküler, yapı bakımından iki bölümdür. İlk bölüm türkünün asıl sözlerinin yer aldığı bölümdür ve bent adı verilir. İkinci bölüm ise her bendin sonunda tekrar eden şarkılardaki nakarata benzer bölümdür. Bu bölüme de bağlama veya kavuştak denir.
* Nazım birimi dörlüktür. Dörtlük sayısı genellikle 3-5 dörtlük halinde yazılır.
* Türkülerde hece ölçüsünün genellikle 7,8 ve 11'li kalıpları kullanılır.
* Türküler; yörelerine, ezgilerine, konularına ve yapılarına göre çeşitli başlıklar altında toplanabilir. Ortaya çıktıkları yöreye göre isim alır: Rumeli türküsü, Kayseri türküsü, Malatya türküsü, Artvin türküsü vb. Ezgilerine göre barak, bozlak, hoyrat, kayabaşı,kırık hava, oturak, oyun havaları gibi isimler verilir. Konularına göre aşk türküleri,doğa türküleri, çocuk türküleri, kahramanlık türküleri, askerlik türküleri vb adlar verilir.
Örnek: Yarim İstanbul'u mesken mi tuttun
Gördün güzelleri beni unuttun
Beni evimize köle mi tuttun
Sılaya dönmeye (gelmeye) yemin mi ettin
Gayrı dayanacak özüm kalmadı
Mektuba yazacak sözüm kalmadı
NİNNİLER
* "Bebeklerin uyumasına yardımcı olmak için söylenen türkü" şeklinde tanımlar TDK, ninniyi.
* Bebeklere genellikle, sakin durmaları, uyumaları, ağlamamaları için söylenen ezgili sözlerdir.
* Divan-ı Lügati't-Türk'te ninni sözcüğü yerine "balu balu" sözcüğü kullanılmıştır.
* Ninnilerin sonunda nakarat olarak “Uyusun da büyüsün ninni; E, e, e, eh” ve “Ninni yavrum ninni” gibi sözler söylenir. Bu sözler uyku getirici ve müzikal sözlerdir.
* Ninnilerde genellikle hece ölçüsünün 7'li kalıbı kullanılır.
* Nazım birimi dörtlük olarak kabul edilse de çok çeşitli nazım birimleriyle söylenegelmiştir.
Örnek: Dandini dandini dasdana
Danalar girmiş bostana
Kov bostancı danayı
Yemesin lahanayı
Eee Eee Eee Eee
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder