DÜNYA NÜFUSUNUN TARİHSEL SÜREÇTEKİ DEĞİŞİMİ
İnsanlık tarihinin başlangıç dönemlerindeki nüfusu tahminlere dayanmaktadır.
Avcı toplayıcı dönemlerde insan nüfusunun dünya genelinde 200.000 olduğu tahmin edilmektedir.
Bu dönemde nüfus artış hızı oldukça düşüktür.
Alet kullanmaya başlamaları ve ateşi kontrol altına almalarıyla birlikte nüfus artışında bir sıçrama yaşanmıştır. Aynı dönemde ortalama insan ömrü de artmıştır.
YERYÜZÜNDE NÜFUS DAĞILIŞI
Yeryüzü doğal ve beşeri şartlar bakımından farklı bölgelerden oluşmaktadır. Bu yüzden insanların yeryüzünde dağılışı düzensizdir.
1. NÜFUS DAĞILIŞINI ETKİLEYEN DOĞAL ETMENLER
Enlemin nüfusun dağılışına yaptığı etkiye baktığımızda Sıcak ve soğuk kuşaklarda nüfuslanmanın az olduğunu görürüz. Orta kuşakta nüfusun yoğunlaştığını fark ederiz.
Kara ve denizlerin dağılışında ise deniz,göl ve bataklıkların nüfusun sınırlandığı alanlardan olduğunu görürüz.
Yer şekillerinin nüfusun dağılışı üzerindeki etkisine bakılınca dağlık ve engebeli alanlarda nüfuslanmanın az olduğu görülür. Himalaya ve And dağları gibi yüksek yerlerde nüfusun neredeyse hiç olmadığı karşımıza çıkar.
İnsanların yaşamasına uygun iklim şartlarının olmadığı yerlerde nüfusun oldukça seyrek olduğu görülür. Örneğin ekvatoral iklim bölgesindeki Amazon ve Kongo havzaları ile yağış azlığının yaşandığı çöller bu gruba dahil edilebilir.
Sıcaklığın düşük olduğu Tundralar ve Sert karasal iklim bölgeleri de seyrek nüfuslanmıştır.
Aynı sebepten Grönland adası ve Antartika da nüfusun az olduğu yerlerdendir.
Su da nüfusun dağılışını etkileyen önemli faktörlerden birisidir. Su kaynaklarının az olduğu yerlerde nüfuslanma azdır.
Toprak yapısı ve otlaklar da nüfus dağılışını etkilemektedir. Dünya genelinde tarıma elverişli alanlar ile gür otlakların bulunduğu yerlerin çok nüfuslandığı söylenebilir.
2. NÜFUS DAĞILIŞINI ETKİLEYEN BEŞERÎ ETMENLER
Bu başlık altında incelenebilecek en önemli konu ekonomik etkinliklerdir.
Sanayi devrimi olana kadar en önemli ekonomik faaliyet tarım ve hayvancılık idi.
Günümüzde bile tarıma ve hayvancılığa elverişli alanlar yoğun nüfusludur.
Sanayi devriminden sonra Sanayi merkezlerinin sık nüfuslandığına şahit oluruz.
Günümüzde bile insanlar sanayi merkezlerinin olduğu yerlere göç yoluyla akın etmeye devam etmektedir.
Dünyada madencilik sahalarının hızlıca nüfuslarının arttığı görülmektedir. Örneğin Almanya’daki Ruhr havzası demir-çelik sanayisine bağlı olarak kısa sürede Avrupa'nın en sık nüfuslu alanlarından birisi olmuştur.
Turizme elverişli olan yerlerin de sık nüfuslu olduğu görülür. İspanya, Fransa, Yunanistan ve Türkiye’de yaz mevsiminde nüfusun turistlere bağlı olarak güneşli kıyılara aktığı görülür.
Ulaşım imkanlarını çok olduğu yerlerin sık nüfuslu olduğuna şahit oluruz. Örneğin İstanbul’da hava, kara, demir ve deniz yolu ulaşımı gelişmiştir.
Göçler de nüfusun dağılışını etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Örneğin göç verdiği için Hakkari ilimizde nüfus azalırken Ankara, İstanbul ve İzmir’de göç aldıkları için nüfusun sürekli arttığını görürüz.
Nüfusun kıtalara göre dağılışına bakınca en sık nüfuslu kıtanın Asya kıtası olduğu görülür. Asya kıtasında dünya nüfusunun yarısından fazlası yaşar. Güneydoğu Asya dünyanın en sık nüfuslu bölgesidir. Himalaya dağları ve Orta Asya çöllerinde nüfus seyrektir.
Dünyada en fazla nüfusa sahip ikinci kıta ise Afrika’dır. Ekvatoral iklimin ve çöl ikliminin görülmediği sahalarda nüfus çok sıktır. En kalabalık Afrika ülkesi ise Nijerya’dır.
Üçüncü sırada Amerika kıtası yer alır. Amerika kıtasında sanayinin ve ticaretin geliştiği doğu kıyıları sık nüfuslu iken dağlık ve çöl olan batı kısımları nüfusun seyrek olduğu yerlerdir. ABD ve Brezilya en kalabalık ülkeleridir.
Avrupa kıtasında ise dünya nüfusunun yaklaşık %10’u yaşamaktadır. Almanya, Fransa, İngiltere ve İtalya nüfusun çok olduğu ülkeleridir.
Avustralya kıtası ise dünya nüfusunun binde beşine ev sahipliği yapar. Batısı çöllerden dolayı seyrek nüfusludur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder